mahya | eylül 2016 | sayı 85 | özel - page 46

45
„O gece, gül bahçesine girer gibi
Canım eşim, Şehidim...
Nereden başlayacağımı bilemiyorum, şu anda, bu mektubu
yazarken nutkum tutuluyor, canım acıyor, içim yanıyor...
Allah‘a sonsuz şükürler olsun ki, bu bir isyan değil, bir özlem.
Seni çok özlüyorum...
Öylece boş duvarlara bakar gibi bakıyor ve seni düşünüyorum...
Hatırlar mısın ilk tanıştığımız o günü?
Ben hiç unutmadım ki...
Biliyorum, sen de unutmadın, bazen gülerek anlatırdık o günleri...
Rabbime sonsuz şükürler olsun ki, seni bana, beni de sana yazmış.
İyi ki benim eşim olmuşsun...
Rabbim bana her zaman gurur duyacağım bir eş nasip etti.
Peki hatırlar mısın, ilk evladımız dünyaya gelmişti...
Hilal‘imiz, kızımız...
Biz artık anne-baba olmuştuk...
Ve sonra da oğlumuz Aytuğ aramıza katılmıştı.
İkisi de bize Allah‘ın birer emanetiydi.
Kızımız Hilal özelliklerini senden almış...
Haksızlığa gelemez, aynı senin gibi be Şehidim...
Ve gözleri... Bakışları aynı sen. O artık onurlu bir Şehit Kızı!
Oğlumuz Aytuğ da ismi gibi dimdik ayakta Maşallah...
Yaşı belki küçük olabilir ama o da babası gibi asil ve onurlu bir evlat.
Duygularını bizler üzülmeyelim diye pek dile getirmez, canı acısa
da belli etmez.
Şehidim...
İyi ki vatanımıza gelmişiz. Gelirken ben bazen sana „Serhat, biz niye
geldik“ diye sorduğumda „çocuklarımız için geldik“ derdin...
İnşaallah sana layık evlat olurlar.
mahya
güncel
1...,36,37,38,39,40,41,42,43,44,45 47,48,49,50,51,52,53,54,55,56,...120
Powered by FlippingBook