mahya | eylül 2016 | sayı 85 | özel - page 7

6
bölmek, parçalamak, sömürmek idi. Kendileri
plan kurarken başkasının da bir plan kurdu-
ğunu bilmiyordu bu Paralel İhanet Çetesi men-
supları. Pensilvanya‘daki kardinallerinin söz-
lerini ve kitaplarını okuyacaklarına, Allah´ın
(cc) kitabına ve ipine sımsıkı sarılsalardı, bun-
ların hiç biri başımıza gelmeyecekti.
Reis-i Cumhurumuzu hapse atmak için baha-
ne olarak sundukları şiirde şair sanki bu gün-
leri görmüşcesine:
Minareler süngü, kubbeler miğfer,
camiler kışlamız, müminler asker...
...diye yazmış dizeleri. Selâların okunduğu mi-
nareler süngümüz, kubbelerde yankılanan
ezanlar miğferimiz, hem camiler hem sokak-
lar kışlamız, tüm müminler değil birer asker,
birer ordu gücündeydi o karanlığın vatanımı-
zın üstüne çöktüğü gecede.
Mart ayı dergimizde kaleme aldığım yazımın
son kısmında„Zira biz birlikte ne zorluklara
göğüs gerip üstesinden geldik.
Onlar için ürkütücü, çünkü birlik içinde oldu-
ğumuz vakit neleri başarabileceğimizin far-
kındalar. Bu farkındalılığın bize de sirayet et-
mesi dileğiyle...“ diye yazmıştım. Bize bu kutlu
yürüyüşü nasip eden Allah´a (cc) sonsuz şü-
kürler olsun, bu birlik ve beraberliği o gece
biz ülke genelinde, sizler ise T.C. Nürnberg
Başkonsolosluğu ve Almanya genelinde T.C.
Konsoloslukları önünde sergilediniz, sergile-
dik.
„Az sadaka çok belayı def eder“
buyuruyor
Efendimiz (sav). Suriyeli ve diğer mazlum kar-
deşlerimize kucak açan, onların kendilerini
güvende hissetmelerini sağlayan, ekmeğini
aşını paylaşan Türkiye´miz kimbilir, belkide
vermiş olduğu bu sadakalarla bu belayı hafif
sıyrıklarla atlattı. Onun için biz kendi üzerimi-
ze düşeni yapalım. Bize ne onlardan demeye-
lim.
Allah (cc) içerdeki ve dışardaki düşmanlarımı-
za fırsat vermesin, birdaha böyle ihanet ve da-
laletle karşı karşıya bırakmasın alem-i İslam‘ın
son kalesi olan Türkiye´mizi.
Ben sizleri özleyeceğim. İman edenlere ahiret-
te bütün nimetleri verecek olan Er-Rahim´in
izniyle içinden kevser ırmakları akan, hepimi-
zin özvatanı olan cennette sizlere tekrar kavu-
şacağım günü bekleyeceğim. Zaten her ayrılık
bir kavuşmaya gebe degil mi?
Keşke bir yolu olsa da, dünyaya bin defa daha
gelip, bin defa daha böyle bir kutsal dava
uğruna şehadet şerbetini içebilsek.
Arkamızdan belki demokrasi şehidi gibi de-
yimler kullanacak bizi sevenler. Ama herkes
iyi bilsin ki, bizler o gece abdestlerimizi alıp,
kimimiz aileleriyle vedalaşıp, kimimiz de aile-
leriyle meydanlara sırf vatanımızı, bayrağımı-
zı, milletimizi, namusumuzu küffara çiğnet-
memek için, yâr´imizi onlara yâr etmemek için
sokakları cephe bilip, birbirimizle yarış eder-
cesine en önlere koştuk. Biz, alem-i İslam´in
son kalesi olarak gördüğü Türkiye´mizi koru-
mak, savunmak, müdafaa etmek için dökül-
dük meydanlara. O gecenin sabahında önü-
müzde bir yiğit, adı Ömer Halisdemir, düştük
peşine, gittik arkasından; genci, yaşlısı, kadını,
erkeği. Biz atalarımızdan böyle gördük, ana
babamızdan, hocalarımızdan böyle öğrendik,
öyle gittik o şerbeti içmeye...
Böyle gülümseye gülümseye.
Emaneti sahibine teslim etmeye Nürnberg‘
den gelen, gelemeyen, tüm gönüldaşlarıma,
kardeşlerimden farklı görmediğim arkadaşla-
rıma, tüm bizi sevenlere ve dualarına dahil
edenlere, bizi onure edenlere şükranlarımı su-
nuyorum. Bu, sizlere ve yavrularınıza huzur
içinde yaşayabileceğiniz vatan emanet eden
bir şehidin teşekkürüdür. Kabul buyurun lüt-
fen, olur mu? Bedelini önderimiz Ömer Halis-
demir otuz kursun, bendeniz ondört şarapnel,
kısacası hepimiz nasibimizde ne varsa onu
yiyerek ödedik.
Artık veda vakti kardeşlerim. Şu ilerde duran
Hz. Hamza herhalde, şehitlerin efendisi.
Bizleri alıp belki de Efendimiz (sav)´in yanına
komşu götürecek. Bu yüzdendir ki hepimiz
ayrı bir mutluyuz, ayrı bir sevinçliyiz, bizleri
düşünmeyin, bizler iyiyiz...
...sizler Allah´a emanetsiniz.
1,2,3,4,5,6 8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,...120
Powered by FlippingBook